Arkutbey Kaplıcaları
Arkutbey Kaplıcaları, Amasya iline bağlı Hamamözü ilçesinde yer almaktadır. Bu kaplıcalar, bölgenin en bilinen tarihi termal alanlarından biridir. Amasya şehir merkezine …
Arkutbey Kaplıcaları, Amasya iline bağlı Hamamözü ilçesinde yer almaktadır. Bu kaplıcalar, bölgenin en bilinen tarihi termal alanlarından biridir. Amasya şehir merkezine …
Saray Kaplıcaları, Tekirdağ’ın Saray ilçesinde yer alan ve termal tatil arayışında olan ziyaretçilere hitap eden önemli bir sağlık turizmi merkezidir. …
Çaldıran Kaplıcaları, Van il sınırları içinde yer alan ve zengin jeotermal kaynaklarıyla dikkat çeken önemli bir termal turizm merkezidir. Türkiye’nin …
Ağrı Kaplıcaları, Doğu Anadolu’nun termal zenginliğiyle öne çıkmaktadır. Hem doğal güzellikleri hem de şifalı sularıyla sağlık turizminin önemli merkezlerinden biridir. …
Güçlükonak Kaplıcaları, Şırnak ilinin Güçlükonak ilçesinde, Düğünyurdu Köyü yakınlarında bulunmaktadır. Dicle Nehri kıyısında konumlanan bu şifalı termal kaynak, bölgenin en …
Heybeli Kaplıcaları, Afyonkarahisar’a 30 kilometre, Bolvadin’e ise yalnızca 20 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Bu kaplıcalar, bölgenin en köklü termal merkezlerinden biridir. …
Dursunbey Kaplıcaları, sağlık turizmi açısından Balıkesir’in en önemli bölgelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Balıkesir’in doğusunda yer alan Dursunbey, hem doğal güzellikleri hem …
Türkiye Kaplıcaları, sahip olduğu zengin termal kaynaklar sayesinde hem sağlık hem de tatil amaçlı ziyaretçiler için eşsiz bir deneyim sunmaktadır. …
Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde bulunan Bigadiç Kaplıcaları, Türkiye’nin en önemli şifalı su merkezlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Termal su kaynaklarıyla sağlık turizmi …
Şamlı Ilıca Kaplıcaları, şifalı suları ve son derece huzurlu ortamıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken popüler bir merkezdir. Türkiye’nin …
Türkiye'deki kaplıcalar, konumu ve jeokaplıcaları nedeniyle dünya çapında öneme sahiptir. Yüzyıllardır şifa kaynağı olan bu sular, fiziksel ve ruhsal sağlığı iyileştirir. Volkanların ve fay hatlarının kesiştiği Anadolu'da mineral bakımından zengin yeraltı suları akar. Antik çağlarda insanlar bu termal zenginliği şifa amaçlı kullanmışlardır. Bu kültürel miras, Roma, Bizans ve Osmanlı hamamlarında ve tesislerinde açıkça görülmektedir. Termal sular eklem ve kas ağrılarını hafifletir, cilt sağlığını iyileştirir ve yaşam kalitesini artırır. Türkiye'nin binlerce mineral bakımından zengin termal kaynağının çoğu, modern tesislere sahiptir ve yıl boyunca turistleri ağırlamaktadır. Bu kaplıcalar, tarihi ve kültürel miras ile doğal güzellikler arasında tedavi edici ve huzurlu tatiller sunmaktadır. Tıbbi balneoloji araştırmalarına göre termal sular bilimsel olarak faydalıdır. Türkiye'nin kaplıcaları milyonlarca yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Kaplıcalar, şifalı mineraller ve gazlar içeren yeraltı sıcak su kaynaklarıdır. Tarih boyunca birçok medeniyet tarafından şifa güçleri nedeniyle kullanılmıştır. Termal kaynak kültürü, fiziksel sağlığı, ruhsal huzuru ve esenliği destekler. Sıcak ve mineral bakımından zengin su, cilde nüfuz ederek vücudu toksinlerden arındırır. Bu doğal şifa merkezleri, modern tıbbı destekler. Kaplıcalar, özellikle kronik ağrı çekenler için rahatlama sağlar. Yeraltı jeolojisine bağlı olarak termal sular çeşitlilik gösterir, bu nedenle her spa farklı rahatsızlıklar için özel tedavi seçenekleri sunar. Banyo yapmanın yanı sıra, termal kaynak tesisleri bütünsel sağlık için içme, çamur ve inhalasyon tedavileri sunar. Doğal terapiler ilaç kullanımını azaltabilir ve vücudun iyileşmesini hızlandırabilir. Sudaki kalsiyum, magnezyum ve kükürt, banyo sırasında cilt tarafından emilir ve vücudu etkiler. Uzmanlar, bir spa tedavisine başlamadan önce bir doktora danışmanızı ve dozaj ve süre talimatlarına uymanızı tavsiye ediyor.
Termal su, çözünmüş mineraller içerir ve 20°C'nin üzerinde yer altı jeotermal enerjisiyle ısıtılır. Ancak kaplıca, sağlık amaçlı termal su kullanan özel olarak tasarlanmış bir tesistir. Termal su kaynak iken, kaplıca onu kullanmak için kullanılan altyapıdır. Her kaplıca termal su içerir, ancak hepsi kaplıca olarak hizmet vermez. Kaplıcalar, kimyasal bileşim ve sıcaklığa bağlı olarak suyu farklı şekilde işler, termal su kullanan şifa merkezleridir. Kaplıcalar, su kalitesini izleyerek sağlık turizmine uygun su hijyeni ve sıcaklığını korur. Kaplıcalar, volkanik termal suyu tıbbi standartlara uygun şekilde işleyen ve havuz, banyo kabini veya tedavi odaları bulunan kullanıma hazır tesislerdir. Bu ayrım, termal suyun potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için önemlidir.

Magma yakınındaki jeotermal enerji, Dünya kabuğunun derinliklerindeki çatlaklardan ve fay hatlarından sızan yağmur veya kar sularını ısıtarak kaplıcaları oluşturur. Isınan su yüzeye çıktıkça yoğunluğu azalır ve kaya katmanlarından mineralleri (kükürt, radon, karbondioksit vb.) çözerek bünyesine katar. Su, yüzeye ulaştığında sıcak ve mineral bakımından zengindir. Bu döngü jeolojik olarak aktif bölgelerde devam eder. Bu oluşum şifalı kaplıcalara neden olur. Kaplıcaların özellikleri, yeraltı suyu akışını ve sıcaklığını etkileyen jeolojik basınca ve magmatik aktiviteye bağlıdır. Mineral zenginliği, suyun tedavi edici özelliklerini artırır. Yüksek basınç ve sıcaklık altında, fay hattı suyu kaya minerallerini çözer. Termal su, bu süreçten belirgin bir kimyasal imzaya sahiptir. Termal kaynak tesislerinin hayatta kalabilmek için yüzey sıcaklığını ve su akışını koruması gerekir. Jeokaplıcaların incelenmesi, oradaki suyun tedavi edici olduğunu göstermektedir.
Kaplıcadaki sıcaklıklar 20°C ile 100°C arasındadır. Kaplıcalar, su sıcaklığına göre sınıflandırılır. 20-30°C arasındaki sular "soğuk sular", 30-40°C arasındaki sular "sıcak sular" (mezotermal) ve 40°C ve üzeri "sıcak sular" (hipertermal) olarak sınıflandırılır. Terapötik kaplıcalar, vücudu yormadan faydaları en üst düzeye çıkarmak için 35°C ile 42°C arasında olmalıdır. Bu sıcaklık kasları gevşetir ve kan dolaşımını artırarak termal etki yaratır. Bazı çok sıcak kaplıcalar, tedavi amacıyla soğutulur veya havuzlarda bekletilir. Hipertermal sular (42°C'nin üzerinde) yoğun tedaviler veya çamur banyolarını ısıtmak için kullanılırken, hipotermal sular (20-34°C) içme kürleri ve uzun süreli banyolar için tercih edilir. Fizyoterapistler ve doktorlar, su sıcaklıklarını yaşa, sağlık durumuna ve duruma göre ayarlar. Bu dikkatli sıcaklık yönetimi, tedavi başarısı için çok önemlidir.
Türkiye'deki kaplıcalar, aktif fay hatları nedeniyle dünyanın en iyileri arasındadır. Kaplıcalar en çok Ege (Afyonkarahisar, Denizli-Pamukkale) ve Marmara (Bursa, Yalova) bölgelerinde bulunmaktadır. Orta ve Doğu Anadolu'da önemli kaplıca merkezleri (Kızılcahamam, Sandıklı) bulunmaktadır. Pamukkale güzelliğiyle ünlüdür, Afyon ise termal tesisleriyle bilinmektedir. Türkiye'nin şifalı suları hemen hemen her bölgede mineral içeriği bakımından farklılık göstermektedir. Bu coğrafi dağılım, termal turizmi canlandırmakta ve bölgesel şifa geleneklerini desteklemektedir. Orta Anadolu'daki önemli kaplıcalar arasında Sivas (Kangal Balıklı kaplıcaları) ve Nevşehir (Kozaklı kaplıcaları) bulunmaktadır. Kükürtlü, tuzlu ve radyoaktif mineraller bölgeden bölgeye değişmekte ve belirli hastalıklar için tedavi seçenekleri sunmaktadır. Türkiye, sahip olduğu çeşitlilik nedeniyle uluslararası sağlık turistlerini cezbetmektedir. Kültürel çeşitlilik ve doğal şifa turistleri beklemektedir.
Kaplıca sularının insan sağlığına birçok faydası vardır. Sizler için kaplıcaların bilinen faydaları derledik..
Kaplıcalar, birçok faydası nedeniyle geleneksel tedavi yöntemlerini tamamlar.
Termal su ve şifalı çamur tedavileri, kaplıcaların başlıca kullanım alanlarıdır. Başlıca işlevleri rahatlama, detoks ve kronik hastalıkların giderilmesidir. Özellikle hareket kabiliyetini kısıtlayan kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarının rehabilitasyonuna yardımcı olur. Suyun hidrostatik basıncı ve kaldırma kuvveti egzersiz ağrılarını azaltır. Destekleyici solunum ve sindirim tedavileri de mevcuttur. Vücut kaplıcalar ile daha hızlı iyileşir. Modern tıp merkezleri, fizik tedavi ve rehabilitasyon için spaları önermektedir. Kaplıcalar, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri sunmaktadır. Spa ziyaretleri yaşlanmayı yavaşlatabilir ve kronik hastalıkları önleyebilir. Hidroterapi, farklı basınç ve akış hızlarında suyla kan dolaşımını manuel olarak uyararak kas iyileşmesini hızlandırır. Bu tesislerde modern tıbbi ekipmanlar bulunmaktadır.
Termal kaplıcalar birçok sağlık sorununa yardımcı olur. İltihaplı ve iltihapsız romatizmal hastalıklar, osteoartrit (kireçlenme), fibromiyalji ve lomber ve servikal disk hernisi gibi dejeneratif eklem sorunları başlıca faydalarıdır. Suyun kükürt içeriği sedef hastalığı ve akne tedavisine yardımcı olur. Kaplıca kürleri ayrıca metabolik, gastrointestinal ve jinekolojik hastalıklara da yardımcı olabilir. Doğal bir stres giderici olarak kaplıcalar uykuyu iyileştirir. Şifalı suların bilimsel olarak kanıtlanmış vücut faydaları vardır. Kaplıca kürleri kronik yorgunluk sendromu için enerjiyi artırabilir. Sindirim ilaçları içmek mide asidini dengeleyebilir ve bağırsak hareketlerini düzenleyebilir. Bazı kaplıca suları kronik pelvik ağrı ve kısırlık gibi jinekolojik rahatsızlıkların tedavisine yardımcı olabilir. Rahatlatıcı kaplıca suları ayrıca anksiyete ve hafif depresyona da yardımcı olabilir. Bu bütünsel yaklaşım sağlığı birçok yönden iyileştirir.
Kronik romatizma, yumuşak doku romatizması (fibrozit, miyozit), ortopedik cerrahi sonrası rehabilitasyon ve kronik bel ağrısı kaplıca tedavisinden fayda görür. Ayrıca felç sekelleri ve siyatikte hareketliliği artırabilir. Ayrıca, su ve karbondioksit kan basıncını düzenler. Bazı kaplıcalar içecekleri içildiğinde böbrek taşlarının düşmesine yardımcı olabilir. İyileştirici kaplıcalar aynı zamanda cilt rahatsızlıkları için de popülerdir. Kaplıca tedavisine başlamadan önce bir uzmana danışmayı unutmayın. Özellikle hipertansiyon, kalp yetmezliği veya akut inflamasyonu olan hastalar, termal uyaranlar herkesi farklı şekilde etkilediğinden, kaplıca tedavisine başlamadan önce kardiyolog ve fizyoterapist onayı almalıdır. Yetersiz tedavi, durumları kötüleştirebilir. Kaplıca tedavisi, doğru şekilde ve tıbbi gözetim altında kullanıldığında birçok kronik rahatsızlığa yardımcı olabilir.
Mineral ve gaz bileşimi, kaplıca suyunun hangi rahatsızlıkları tedavi ettiğini belirler. Radyoaktif ve karbondioksitli sular dolaşım ve kalp rahatsızlıklarıyla, kükürtlü sular cilt rahatsızlıklarıyla ve bikarbonatlı sular sindirim sorunlarıyla bağlantılıdır. Bu nedenle, bir kaplıca suyunu ziyaret etmeden önce suyun kimyasal analizi çok önemlidir. Farklı bölgelerin farklı özellikleri vardır. Afyon'daki kaplıcalar romatizma ve artriti tedavi ederken, diğerleri sindirimi tedavi eder. Sağlık Bakanlığı, yüzlerce kaplıca suyunu kimyasal bileşimlerine göre sınıflandırmıştır. Radyoaktif sular (örneğin, Nevşehir Kozaklı) hücre yenilenmesini teşvik ederek bağışıklık sistemini güçlendirebilirken, klorlu sular solunum yoluyla solunum yolu rahatsızlıklarına yardımcı olabilir. Bununla birlikte, çamur (peloid) banyoları mineralleri cilde daha derinlemesine ileterek romatizmal ağrıyı hedef alır. Doktorlar, hasta ihtiyaçlarına göre en iyi mineral bileşimine sahip kaplıcayı seçmelidir.
Kaplıca suyu, mineral ve eser element içeriği nedeniyle yüz için iyidir. Kükürt sivilceye neden olan bakterileri öldürür ve cilt yağını dengeler. Silika açısından zengin sular kolajen üretimini ve cilt elastikiyetini artırır. Sıcak ve asidik sular hassas cildi kurutabilir veya tahriş edebilir, bu nedenle yüz bakımı için daha hafif bir kaplıcalar kullanın. Cilt tipleri değiştiğinden, kullanmadan önce suyun bileşimini bilmek faydalıdır. Kaplıcalardaki doğal mineraller cildi besler. Cilt uzmanları bu faydaları artırmak için kaplıca su bazlı termal maskeleri önermektedir. Kaplıca su buharını solumak bile gözenekleri açar ve cildi temizler. Sular pH dostu veya hafif alkali olduğundan dengeyi bozmaz. Cilt tipinize uygun olmayan mineral suları, özellikle kuru ve alerjik ciltlerde kızarıklığa neden olabilir. Bu nedenle, termal suyu yüzünüze uygulamadan önce küçük bir bölgede test edin. Kaplıca suyu, doğru kullanıldığında doğal bir güzellik iksiridir.
Termal su kan damarlarını genişletir. Termal su vücuda girer ve yüksek sıcaklığı nedeniyle kan damarlarını genişletir. Bu genişleme kan akışını hızlandırır ve damar direncini düşürür. Artan kan dolaşımı sayesinde daha iyi oksijenasyon ve metabolik atık atılımı sağlanır. Dolaşım bozukluğu veya yüksek tansiyonu olan hastalar en çok faydayı görür. Kaplıcaları ziyaret etmek kalp sağlığını iyileştirebilir, ancak hastalar doktorlarına danışmalıdır. Kas gerginliğinin azalması ve gevşemesi vazodilatasyondan kaynaklanır. Vazodilatasyon sırasında vücut ısısı yükseldikçe terleme artar ve fazla sıvı ve zararlı maddeler atılır. Ancak, kontrolsüz tansiyon hastaları risk altında olabilir. Bu nedenle, dolaşım bozukluğu olan hastalar kaplıca tedavisine başlamadan önce tansiyonlarını ölçmeli ve termal banyolarda kısa molalar vermelidir.
Ortoartrit ve romatizma diz ağrısına neden olur ve kaplıcalar iyi bir rahatlama sağlar. Ilık su, kasları ve bağları gevşeterek diz ağrısını hafifletir. İnsanlar suda daha kolay hareket edebilir ve dizlerini çalıştırabilirler çünkü suyun kaldırma kuvveti diz üzerindeki yükü azaltır. Bu, eklemleri hareket ettirir ve sertliği giderir. Eklem ağrısını azaltan mineraller de diz ağrısına yardımcı olur. Kaplıcaların iyileşmesi dizlere yardımcı olur. Diz rehabilitasyon programlarında, fizyoterapistler genellikle kaplıca su önerir. Su egzersizleri daha az streslidir ve diz ağrısı çekenler için daha destekleyicidir. Suyun sıcaklık analjezisi, egzersize bağlı ağrıyı maskeler ve hastanın daha rahat hareket etmesini sağlar. Bu aktif iyileşme süreci diz kaslarını güçlendirir ve eklemi stabilize eder. Kronik diz problemleri kaplıca ile kalıcı olarak tedavi edilir.
Sülfat, bikarbonat ve kükürt açısından zengin tedaviler osteoartrit için en iyi sonucu verir. Bu mineraller eklem iltihabını azaltır ve kıkırdağı destekler. Sülfat açısından zengin sular diz ve kalça ağrılarını hafifletir. Şifalı çamur (peloidoterapi) termal banyolarla birlikte kullanılmalıdır. Osteoartrit tedavisi Ege ve İç Anadolu'da en popüler olanlardır. Kaplıca tedavileri kireçlenmeyi yavaşlatmasa da yaşam kalitesini ve hareket kabiliyetini artırır. Kükürt ve mineralli sular dolaylı olarak kıkırdağı besleyebilir ve sinir basıncını hafifletebilir. Günde iki kez 20 dakikalık banyo ve bir saat dinlenme, tedavi programlarının tipik özellikleridir. Bu dinlenme süresi, kaplıca tedavi faydalarını en üst düzeye çıkarmak için önemlidir. Kaplıca, kürleriyle kanıtlanmış artrit tedavisidir.
Kaplıca suyu, özellikle 38-42°C sıcaklıkta, vücudu yorabilir. Bu sıcaklıkta kan dolaşımı ve metabolizma artar. Aşırı ısınma, terlemeye ve enerji yakımına neden olan daha hızlı kalp atışına neden olur. Banyo sonrası yorgunluk, vücut sıcaklığı ve mineral tepkisinden kaynaklanır ve dinlenmek için iyi bir işarettir. Bu nedenle uzmanlar, kaplıcalarda 20 dakika kalmayı ve banyodan sonra dinlenmeyi önermektedir. Yorgunluk aynı zamanda kas gevşemesinin ve toksin atılımının da bir işaretidir. Vücudun termal stres tepkisi, banyodan sonra hafif bir yorgunluğa neden olur. Bu, suyun mineral emilimi ve dolaşım sistemi üzerindeki etkileri nedeniyledir. Kaplıcadan sonra yorgunluğun azaltılması yeterli su ve mineral alımı gerektirir. Tedavi sırasında alkol ve ağır yemeklerden kaçınmak yorgunluğu azaltır ve etkinliği artırır.
Termal suyun etkisini gösterme süresi, tedavi edilen hastalığın türüne, kroniklik derecesine ve uygulanan kürün süresine bağlı olarak değişir. Genellikle kaplıca tedavisinin tam etkisini göstermesi için en az 10 ila 21 günlük bir kür programı önerilir. Romatizmal hastalıklarda ilk birkaç gün hafif bir yorgunluk hissedilse de, belirgin iyileşme ve ağrı azalması 1. haftadan sonra başlar. Tedaviye tutarlılıkla devam edildiğinde, kaplıcaların uzun süreli faydaları ortaya çıkar. Kaplıca kürü, bir kerelik değil, periyodik olarak uygulanması gereken bir tedavidir. Tedavinin kalıcı etkileri, kürü tamamladıktan sonraki birkaç ay boyunca hissedilebilir. Tedavinin başarısı için sadece suyun kimyasal bileşimi değil, aynı zamanda kaplıca tesisinin sunduğu diğer fizik tedavi hizmetleri de önemlidir. Kaplıca hekimi tarafından kişiye özel olarak hazırlanan bir kür programı, masaj, fizyoterapi ve egzersizlerle desteklendiğinde, termal suyun iyileştirici etkileri daha hızlı ve kalıcı hale gelir. Uzun süreli fayda sağlamak için kaplıca ziyaretlerinin yılda bir veya iki kez tekrarlanması önerilir.
Kaplıca deneyiminizi en üst düzeye çıkarmak ve sağlığınızı korumak için bazı temel kurallara uymalısınız. Kaplıca suyuna girmeden önce sağlığınızı kontrol etmek için bir doktora danışın. Kronik hastalıklarınız, yüksek tansiyonunuz, kalp rahatsızlığınız veya hamileliğiniz varsa bu adım çok önemlidir. İkinci olarak, banyo saatlerinizi dikkatlice planlayın. Uzmanlar, aşırı sıcaklığın vücudu ve dolaşım sistemini yorabileceği için su sıcaklığına bağlı olarak 15-30 dakikalık seanslar önermektedir. Sıvı alımı üçüncü sıradadır. Termal su terlemesinden kaynaklanan sıvı kaybını telafi etmek için banyo öncesi ve sonrası bol su için. Kaplıcaya girmeden önce hijyen ve termal suya hazırlık için hafif bir duş alın. Kaplıca tesislerinde hijyen standartları da kontrol edilmelidir. Kaplıcalar gibi doğal şifa merkezleri, güvenli ve etkili olmak için kişisel hazırlık ve dikkat gerektirir. Termal kaplıcalar rahatlama ve şifa amaçlıdır, bu yüzden acele etmeyin ve vücudunuzu dinleyin. Kalp ritminizde veya sağlığınızda değişiklik olursa hemen sudan çıkın. Bu kurallara uyulduğunda Türk termal kaplıcaları benzersizdir. Termal suların kimyasal yapıları farklıdır, bu nedenle hassas bir cildiniz varsa alerjik reaksiyonlara yol açmasını önleyin. Makyajsız banyo yapmak mineral emilimini artırır.
Kişinin sıcaklığı, mineral içeriği ve sağlık durumu kaplıca suda günlük banyo sıklığını belirler. Günde en fazla iki seans önerilir. Sabah ve akşam seansları vücudun dinlenmesini ve termal suyun etkilerini emmesini sağlar. Banyo seansları sıcaklığa bağlı olarak 15-30 dakika sürmelidir. Yüksek sıcaklıktaki termal sular için uzmanlar günde bir seans veya daha kısa bir süre önerebilir. Çok fazla banyo yapmak aşırı efor sarf etmenize, elektrolit dengesini bozmanıza ve dolaşım sistemini zorlamanıza neden olabilir. Seanslar arasında dinlenmeye ve vücut ısısının toparlanmasına izin verilmelidir (en az 2-3 saat). Bu süre zarfında susuz kalmayın ve mineral takviyeleri alın. Kaplıcalar kullanmadan önce tedavi planınızı fizyoterapistinizle görüşün. Doktorunuzun onayı olmadan seansları artırmayın. Kaplıcaların doğru dozu hızla iyileşmeyi sağlar. Tedavi programınıza bağlı olarak doktorunuz banyo seanslarınızın yanı sıra içme kürleri veya çamur banyoları önerebilir, ancak bunlar günlük dinlenme zamanınıza göre planlanmalıdır.
Kaplıca tedavisinin etkili olması için 10-21 günlük bir kür önerilir. Bir günlük veya hafta sonu kaçamakları rahatlatıcı olabilirken, vücudun termal sulara uyum sağlaması ve romatizma ve artrit gibi kronik rahatsızlıkları tedavi etmek için mineral biriktirmesi gerekir. Uyum süreci genellikle yedi günden sonra başlar. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları, vücudun tepki mekanizmalarını harekete geçirmek ve iyileşmeyi hızlandırmak için 14 günlük termal tedavileri önermektedir. Uzun süreli tedaviler bağışıklık sistemini ve eklem sağlığını iyileştirirken, kısa süreli ziyaretler geçici rahatlama sağlar. Hastanın yaşı, hastalığın şiddeti ve termal su türü tedavi süresini belirlemelidir. Birçok modern Türkiye spası, tedaviyi desteklemek için 14 günlük tedavi paketleri sunmaktadır. Tedavinin tam etkisi kesintisiz tedavi gerektirir. Bazı uzmanlara göre, kaplıca kliniğine yılda iki veya üç kez yapılan kısa ziyaretler uzun vadeli sağlığı iyileştirebilir. Sigara ve alkolden uzak durmak ve iyi beslenmek tedavinin etkinliğini artıracaktır. Tedaviden sonra minerallerin uzun vadeli etkileri vardır.
Kaplıcaları ziyaret ederken konfor ve hijyene öncelik vermelisiniz. Termal banyolar ve havuzlar için mayo veya bikini önerilir. Hijyen endişeleri nedeniyle normal kıyafetler veya pamuklu iç çamaşırlarıyla yüzmek önerilmez. Kaplıcadaki havuz ve banyo kabinleri arasında geçiş yapmak için rahat, kaymayan terlikler getirmelisiniz. Termal sudan çıktıktan sonra vücut ısısını korumak ve hızlı soğumayı önlemek için büyük bir pamuklu bornoz veya kalın bir havlu gereklidir. Banyolar arasında rahatlamak için, kaplıca bakımınız sırasında çok terleyeceğiniz için bol, pamuklu ve rahat kıyafetler getirin. Yüzme boneleri saçlarınızı mineralli sudan korur ve hijyeni artırır. Tesis yürüyüşleri için peştamal veya ince bir sabahlık faydalı olabilir. Kaplıcalar kişisel hijyene önem verir, bu yüzden ürünlerinizi getirin. Unutmayın, uygun kıyafetler kaplıcayı daha rahat ve hijyenik hale getirir. Kıyafetler, bu iyileştirici kaplıcaların tadını çıkarırken sağlıklı kalmanıza yardımcı olur. En sevdiğiniz mayo yerine daha ucuz bir mayo seçerek renk bozulmasını önleyin çünkü suda kükürt bulunabilir.
Termal terapinin etkinliği ve güvenliği, kaplıcaya girmeden önce ne yediğinize bağlıdır. Uzmanlar, kaplıca suyuna aç veya tok karnına girilmemesini tavsiye ediyor. Banyodan 1,5-2 saat önce hafif bir öğün idealdir. Tok karnına vücut ısısı yükselir, suya girerken kan sindirim sisteminden kaslara ve cilde yönlendirilir. Bu durum sindirimi yavaşlatır, mide rahatsızlığına neden olur ve en önemlisi dolaşım sistemini zorlayarak bayılma riskini artırır. Tersine, aç karnına suya girmek kan şekerini düşürebilir ve bayılmaya neden olabilir. Bu nedenle, kaplıcaya girmeden önce kolay sindirilebilir protein ve hafif karbonhidratlar tercih edin. Termal kaplıcalar, vücudun rahatlamasına ve mineralleri emmesine yardımcı olmak için sindirim sistemini dengeler. Ağır, yağlı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durun. Kaplıcaların diyet önerileri varsa, bunlara uymak tedavinin başarısı için çok önemlidir. Amaç vücudu yormak değil, rahatlatmaktır. Banyodan sonra, enerji depolamak için hafif atıştırmalıklar tüketin. Her kaplıcalar tedavisi besin dengesi gerektirir. Bu denge, vücudu termal olarak daha dayanıklı hale getirir ve tedaviyi hızlandırır.
Kaplıcalar termal suyun tedavi edici özelliklerinden pasif olarak faydalanmak için tasarlandığından, kaplıca havuzlarında yoğun yüzme önerilmez. Termal sular standart havuz sularından daha sıcaktır (37-42°C), bu nedenle aktif yüzme kalp atış hızını hızla artırabilir ve vücudu aşırı zorlayabilir, bu da tehlikeli olabilir. Termal banyo kasları gevşetir ve mineralleri cilt yoluyla emer. Bunun için havuzda yavaş hareket edin, suda nazikçe yürüyün veya eklemlerinizi çalıştırmak için suyun kaldırma kuvvetinden yararlanın. Ancak, bazı büyük kaplıca tesislerinde, yüzme için eğlence havuzlarından ayrı, daha serin ve büyük yüzme havuzları bulunabilir. Havuzun amacı hakkında tesis yönetimine danışın. Rahatlama ve iyileşme için hareketsizlik yüzmeden daha iyidir. İyileştirici kaplıcalarda yüzmemek tedavi güvenliğini artırır. Termal iyileştirmenin temel amacı budur. Yavaş, pasif su egzersizleri ve esneme, eklem hareketliliğini yüzmeden daha iyi artırır ve daha az yorucudur. Sıcak suda uzun ve hızlı yüzmek dehidrasyon riskini artırır.
Spa suyunun mineral içeriği ve kişisel tercihler, çıktıktan hemen sonra duş alıp almamanızı belirler. Duş almanız önerilmez. Termal su, uzun süreli bir cilt tabakası oluşturmak için kükürt, sülfat ve silika gibi mineraller içerir. Bu mineral tabakasını hemen yıkamak, tedavinin etkisini azaltır. Uzmanlar, spadan çıktıktan sonra 30 dakika veya daha fazla duş almamanızı tavsiye ediyor. Bu, cildin mineralleri emmesine ve kan dolaşımının normale dönmesine yardımcı olur. Termal suyun kükürt veya diğer mineral kokusu sizi rahatsız ediyorsa veya cildiniz çok hassassa, sabunsuz ılık suyla hızlı ve nazik bir durulama yapabilirsiniz. Spadan sonra vücudunuzun doğal olarak kurumasını bekleyin ve spa faydalarını en üst düzeye çıkarmak için temiz, bol bir bornozla rahatlayın. Ciltte mineral kalıntısı kalması kaşıntı veya hassasiyete neden olabilir. Bu nedenle, kaplıcalar ziyaretiniz sırasında dinlenmek ve mineral emilimi sağlamak, tedavinin etkinliği için önemlidir. Bu kural bazı Türkiye tesislerinde belirtilmiştir. Sabun ve şampuan gibi kimyasal ürünler mineral tabakasını tahrip ederek termal tedavinin etkilerini ortadan kaldırır. Banyodan sonra sabunlu bir temizlik beklemek önemlidir.
Termal banyodan sonraki adımlar, tedavinin etkinliğini ve dinlenmeyi en üst düzeye çıkarmak için çok önemlidir. Banyodan sonra soğuk havadan kaçının ve vücudunuzu büyük, yumuşak bir havlu veya bornozla hızlıca kurulayın. Termal banyodan sonra en önemli şey, tercihen bir saat olmak üzere 30 dakika dinlenmektir. Bu dinlenme süresi, termal suya maruz kaldıktan sonra kan dolaşımını ve vücut sıcaklığını geri kazandırır. Terlemeyle kaybedilen sıvıları geri kazanmak için, dinlenen kişiler su veya meyve suyu ya da ayran gibi mineral bakımından zengin içecekler içmelidir. Dinlenme odalarında veya sessiz alanlarda uzanın ve bu süre zarfında daha az yorucu aktiviteler yapın. Cildinizdeki kaplıca suyunun mineral etkilerini korumak için hemen duş almaktan kaçının. Kaplıcalardaki tedaviler fiziksel rahatlamayı en üst düzeye çıkarır. Termal sudan çıktıktan sonra dinlenme ve sıvı replasmanı, tedavinin uzun süre devam etmesine yardımcı olur. Kaplıcaların iyileştirici özelliklerinden tam olarak yararlanmak için bu kuralları izleyin. Dinlenmek, tüm kaslarınızı gevşeterek bir sonraki banyonuza hazırlanmanıza yardımcı olacaktır. Dinlendikten sonra, doktorunuz veya fizyoterapistiniz eklem rahatsızlıkları için hafif esneme egzersizleri önerebilir.
Termal banyolar şifalıdır, ancak bazı sağlık sorunlarında tehlikeli olabilir ve kaçınılmalıdır. Sıcak su akut inflamasyonu ve ateşi kötüleştirebilir, bu yüzden kaçınılmalıdır. Yüksek sıcaklıklar dolaşım sistemine baskı yapar ve kontrolsüz yüksek tansiyonu, ciddi kalp yetmezliği veya yakın zamanda kalp krizi geçirmiş kişileri risk altına sokar. Kanser hastaları, açık yaraları, aktif enfeksiyonları veya egzama/sedef hastalığı gibi akut cilt rahatsızlıkları olanlar hijyen ve sağlık nedenleriyle kaplıcadan kaçınmalıdır. Termal sular ilk ve son trimesterdeki hamile kadınlar için önerilmez. Güvenlik için epileptikler ve sarhoş kişiler bunlardan kaçınmalıdır. Bu riskli durumların dışında bile, herkes kaplıcaya başlamadan önce doktor onayı almalıdır. Bu kısıtlamalara uymak, kaplıcaların faydalarını en üst düzeye çıkarmak için en önemli kuraldır. Sadece sağlıklı kişiler veya tıbbi gözetim altında olanlar kaplıcaları kullanabilir. Kaplıcaların terapötik faydalarından yararlanmak isteyenler sağlık geçmişlerini gözden geçirmelidir. Sıcak termal sulara girmek, vazodilatasyona neden olarak şiddetli varis ve flebit hastalıklarını kötüleştirebilir.
Kaplıcaya kardiyolog ve fizyoterapist onayı olan kalp hastaları girmelidir. Stabil kalp rahatsızlığı olan hastalar için doktor gözetiminde ılık termal sulara (34-36°C) girilmesine izin verilir. Ancak, kontrol edilemeyen hipertansiyonu, yakın zamanda kalp krizi geçirmiş olması (altı ay içinde), ileri kalp yetmezliği, kararsız angina pektoris veya aritmisi olanlar kaplıcaya giremez. Termal suların yüksek sıcaklıkları kan damarlarını genişleterek ani kan basıncı düşüşlerine veya tehlikeli kalp atış hızı artışlarına neden olur. Bu da kalbi zorlar. İzin veriliyorsa, banyo 10-15 dakika sürmeli ve kalp zorlanmasını önlemek için yavaşça girip çıkılmalıdır. Kaplıcaları ziyaret edenler göğüs ağrısı, baş dönmesi veya nefes darlığı yaşarlarsa banyodan çıkmalıdırlar. Kaplıcalardan güvenli bir şekilde faydalanabilmek için bu hasta grubunun sürekli tıbbi gözetim altında olması gerekir. kaplıcalar kalp rahatsızlıklarını yalnızca tıbbi gözetim altında tedavi edebilir. Termal sular doktor tavsiyesi olmadan tehlikelidir, bu nedenle asla doktor tavsiyesi olmadan girmeyin. Sağlık durumunuzu tesis personeline bildirmeniz acil müdahaleyi hızlandıracaktır.
Hipertansiyon hastaları için termal sulara girmek, kontrollerine bağlı olarak tehlikeli olabilir. Kontrolsüz veya yüksek tansiyon hastaları asla sıcak termal suları kullanmamalıdır. Yüksek sıcaklıklar kan damarlarını genişleterek hipotansiyona veya tehlikeli kalp atış hızına neden olabilir. Bu durum kalp krizi ve felç riskini artırır. Düzenli tansiyon ilacı kullanan hastalar doktor onayıyla termal sulara girebilirler. Yine de su sıcaklığını 37°C'nin altında ve banyo süresini 15 dakikanın altında tutun. Banyo sırasında baş dönmesi, çarpıntı veya huzursuzluk olursa suyu boşaltın. Termal sular hipertansiyon hastaları için dinlenme ve rahatlama için iyidir, ancak yüksek sıcaklıktaki tedavi edici uygulamalardan kaçınılmalıdır. Termal sular bu hastalara tıbbi gözetim altında kısa bir süre yardımcı olabilir. Kaplıcalar herkes için uygun olmayabilir ve kronik rahatsızlığı olanlar bir doktora danışmalıdır. Bu hassas dengeyi korumak kaplıcayı güvenli ve ödüllendirici hale getirir.
Varis hastaları termal banyolardan kaçınmalıdır. Varis, bacak damarlarının genişlemesi ve kalbe giden kan akışının azalmasıyla oluşur. Sıcak su damarları genişletir. Genişleme, varisli damar basıncını, ödemi ve damar gerginliğini artırır. Kan dolaşımını destekleyen ve damarları büzen ılık veya soğuk uygulamalar, varisli damarlar için sıcak termal sulardan daha iyidir. Termal sularda yıkanmak, ileri varisli veya flebitli kişilerde ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Hafif varisli damarlar için bile, doktor onayı olmadan 35°C'nin (95°F) üzerindeki sularda yıkanmaktan kaçının. Varisli hastalar, termal su tedavisi yerine, doktorlarının önerdiği soğuk banyoları veya çamur tedavilerini kullanmalıdır. Güvenlik için kaplıcaları ziyaret etmeden önce bir damar cerrahına veya başka bir uzmana danışın. Termal kaplıcaların varisli damarlar için önerilmediğini unutmayın. Varisli hastalar, özellikle bacak daldırma havuzları olmak üzere derin, sıcak havuzlardan kaçınmalıdır. Termal kaplıcalarda rahatlamak varisli damarları kötüleştirebilir.
Kaplıcalar, vücudun sıcak suya verdiği fizyolojik tepki nedeniyle taşikardiye neden olur. Termal su 37°C veya daha yüksek olduğunda cildin kan damarları genişler. Vücut, vazodilatasyondan kaynaklanan kan basıncındaki düşüşü telafi etmek ve organlara kan akışını sağlamak için kalbi daha hızlı pompalamaya zorlar. Bu hızlanma çarpıntıya neden olur. Çarpıntılar ayrıca dehidratasyon, uzun süre suda kalma, banyodan önce aşırı yeme veya içme ve kalp ritmi bozukluklarından da kaynaklanabilir. Kalp ve tansiyon hastalarında çarpıntı görülme olasılığı daha yüksektir. Şiddetli çarpıntı veya göğüs ağrısı yaşarsanız sudan çıkın ve bir doktora başvurun. Termal spa süresini sınırlamak ve sıvı tüketmek çarpıntıyı azaltır. Spa’nın güvenli bir şekilde keyfini çıkarmak için vücudunuzun sinyallerini izleyin. Kaplıcaların bu fizyolojik etkisi dikkate alınmalı ve önlemler alınmalıdır. Çarpıntı ve nefes darlığı meydana geldiğinde acil durum ortaya çıkar.
Türkiye, dünyanın en zengin coğrafik değere sahip ülkelerinden biridir ve "en iyi termal su", mineral içeriğine ve tedavi hedeflerine bağlıdır. Ancak bazı bölgelerin suları ve tesisleri istisnadır. Afyonkarahisar'ın (Sandıklı, Gazlıgöl) kükürtlü suları sıklıkla romatizma, cilt rahatsızlıkları ve kadın hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Denizli'deki Pamukkale'nin kalsiyum bikarbonat ve karbondioksit içeren suları dolaşım ve kalp sağlığına iyi gelir. kaplıca sularının farklı bileşimleri vardır. Ankara'nın Kızılcahamam ve Balıkesir'in Gönen suları, radyoaktif mineralleri nedeniyle nörolojik rahatsızlıklar için önerilir. Sivas'ın Kangal Balıklı Kaplıcalarının biyolojik faydaları, sedef hastalığının tedavisinde dünya çapında benzersizdir. Bu nedenle, kaplıcaların "en iyisi" kişisel ihtiyaçlara bağlıdır. Şifalı bir termal su kaynağı bulmak, hangi minerallerin hangi rahatsızlık için iyi olduğunu bilmeyi gerektirir. Türkiye'nin birçok şehrinde yüksek kaliteli termal su kaynakları bulunmaktadır. En iyi termal su, sağlığınız için doğru mineral bileşimine sahiptir. Bu nedenle seyahate çıkmadan önce tercih edeceğiniz su türünü araştırmalısınız.
Türkiye'nin termal turizm haritasında "en iyi kaplıca" adayları bulunmaktadır. Termal turizmin başkenti Afyonkarahisar'dır. Bu şehir, termal kaynakları, beş yıldızlı otelleri ve modern tesisleriyle ünlüdür. Afyon'daki Sandıklı ve Gazlıgöl, yüksek kükürt içeriği nedeniyle romatizma ve cilt hastalıklarının tedavisi için popülerdir. Denizli (Pamukkale), güzelliği, karbondioksit ve kalsiyum bikarbonatlı sularıyla dolaşım sistemi bozukluklarına iyi gelir. Termal tesisleri (Termal kaplıcaları) ve yemyeşil doğasıyla ünlü Yalova, İstanbul'un yakınında yer almaktadır. Bursa'nın Çekirge bölgesinde, antik ve tarihi alanlar hem kültürel hem de şifalı deneyimler sunar. En iyi kaplıca şehri, ziyaretçinin tercih ettiği konaklama yerine, ulaşıma ve su kimyasına bağlıdır. Afyonkarahisar, kalite ve çeşitlilik açısından sıklıkla en iyi tatil beldesi olarak anılır. Türkiye'de her ihtiyaca uygun termal kaplıcalar bulunmaktadır. Yüksek mineral değerleri bu bölgeyi karakterize eder.
Mineral konsantrasyonu ve radyoaktivitesi göz önüne alındığında, "en şifalı termal su" en yüksek tedavi edici etkiye sahiptir. Türkiye'nin en şifalı termal suları şunlardır: Sivas Kangal Balıklı (Balıkesir) suyu, selenyum içeriği ve eşsiz balık türleri sayesinde sedef ve egzama gibi kronik cilt rahatsızlıklarının tedavisinde oldukça etkilidir. Gönen (Balıkesir) suyu, yüksek radyoaktivitesi nedeniyle romatizmal hastalıklar, sinir sistemi bozuklukları ve nevralji tedavisinde etkilidir. Afyonkarahisar'ın kaplıcalar, özellikle Sandıklı ve Gazlıgöl ilçeleri, yüksek kükürt içeriği nedeniyle kronik romatizma ve dejeneratif eklem hastalıklarının tedavisinde popülerdir. Kızılcahamam (Ankara) suları, dolaşım bozukluklarına iyi gelen radyoaktif mineraller içerir. Rahatsızlığınız için doğru mineralleri içeren su en iyi şekilde iyileşir. Bu kaplıcaların farklı şifa özellikleri vardır. Termal kaplıcalar, modern tıbbı destekler. Türkiye, bu şifalı kaplıcalar ile Avrupa'da ünlüdür. Bu şifa, doğru tedavi ile en etkili olacaktır.
Dünyanın en iyi termal kaynakları, tıbbi özellikleri, doğal güzellikleri ve kültürel önemleriyle değerlendirilir. Dünyanın en ünlü ve tıbbi açıdan önemli termal bölgelerinden bazıları şunlardır: "Kaplıcalar Şehri" olarak bilinen Budapeşte, özellikle romatizmal hastalıklar için Tuna Nehri kaynaklarıyla bilinir. İzlanda'nın Mavi Lagünü, turkuaz rengi ve cilt rahatsızlıklarını iyileştiren silis ve kükürt açısından zengin jeotermal sularıyla ünlüdür. Japonya'da birçok volkanik kaynak bulunduğundan, onsenleri (termal kaplıcalar) çeşitli mineral bileşimlerine sahiptir ve kültürel deneyimler sunar. ABD'nin Yellowstone bölgesi eşsiz bir termal aktiviteye sahiptir. Türkiye'den Sivas Kangal Balıklı kaplıcalar, sedef hastalığının tedavisinde biyolojik iyileştirici özellikleriyle ünlüdür. Dolayısıyla Macaristan ve İzlanda popüler termal destinasyonlardır, ancak "en iyi" su hastaya bağlıdır. Doğal ve tıbbi faydalar bu küresel kaplıcaları diğerlerinden ayırır. Türkiye'deki kaplıcalar yurtdışında rekabetçidir.
Kaplıcadaki fiyatlar, tesisin türüne (otel, apart, butik), bölgenin popülerliğine ve termal suların ününe bağlı olarak değişir. Büyük termal otellerin olmadığı bölgelerde, yerel belediyeler veya pansiyonlar daha ucuz konaklama imkanı sunar. Daha küçük Ege ve İç Anadolu ilçelerinde büyük şehirlere göre daha ucuz oteller bulunur. Kütahya (Yoncalı, Harlek), Sındırgı (Balıkesir) ve Haymana (Ankara) gibi bölgeler, Afyonkarahisar'daki beş yıldızlı otellere göre daha ucuz konaklama ve banyo imkanı sunar. Günlük giriş ücreti olan Halk Kaplıcaları, konaklama maliyetlerinden kaçınanlar için en uygun fiyatlı spa tedavi seçeneğidir. Bu Halk kaplıcaları genellikle temel ihtiyaçları karşılar. Ucuz bir kaplıca ararken, tesisin hijyenini, termal su kalitesini ve konaklama fiyatını göz önünde bulundurun. Bu yerel kaplıcalar daha otantik bir deneyim sağlayabilir. Bu oteller, bütçeli gezginler için yıllık indirimler ve erken rezervasyon imkanı sunar.
Kaplıca fiyatları hizmete, tesis kategorisine ve kalış süresine göre değişiklik gösterir.
Günlük Yerel veya belediyeye ait kamu spaları günlük 50-200 TL ücret alır. Bu fiyatlar sadece banyoları kapsar. En pahalı seçenek termal otel konaklamasıdır. Sezona ve hafta sonuna bağlı olarak, beş yıldızlı, her şey dahil termal oteller kişi başı günlük 1.500 ila 5.000 TL ücret alır. Bu fiyata genellikle yemekler, havuz erişimi ve spa hizmetleri dahildir.
Daha ucuz ve daha uzun süreli tedaviler için tercih edilen pansiyon ve dairelerin gecelik ücreti 500 ila 1.500 TL'dir. Tedavi paketleri, özel masajlar ve ek tedaviler fiyatları artırabilir. Kaplıcalarda, 10 ila 14 günlük tedavi paketleri günlük ücretlerden daha ucuz olabilir.
Tesisin lüks ve su itibarı fiyatları etkiler. Bu kaplıcalarda erken rezervasyon yaptırmak, fiyat araştırması yaparken tasarruf etmenizi sağlayabilir. Yüksek kaliteli kaplıca fiyatları, hizmetleriyle uyumludur.
Termal oteller standart konaklama, termal kaynaklara doğrudan erişim ve sağlık, spa ve tedavi hizmetleri sunar. En büyük fark, kaplıcaların şifalı suyunu odanıza getirmeleri ve termal havuzlar, Türk hamamları, saunalar ve buhar odaları sunmalarıdır. Termal oteller genellikle doktor gözetiminde tedaviler sunmak için fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezleriyle ortaklık kurar. Standart oteller yalnızca konaklama ve tatile odaklanırken, termal oteller sağlık ve iyileşmeyi vurgular. Termal oteller mükemmel hizmetleri, lüks olanakları ve geniş sosyal olanaklarıyla öne çıkar. Bu oteller, hamamlara ek olarak bütünsel sağlık hizmeti de sunar. Termal kaplıcalara yakın pansiyonlar yalnızca hamam sunarken, termal otellerde her şey mevcuttur. Bu durum konfor ve tedavi seçeneklerini büyük ölçüde etkiler. Termal oteller aileler ve uzun süreli tedaviler için mükemmeldir. Kaplıcaların bu tür tesisleri turizmi geliştirmiştir.
Kaplıcayı ziyaret etmek için en iyi aylar amaca ve iklime göre değişmekle birlikte, termal tedaviler için genellikle sonbahar ve ilkbahar (Eylül-Kasım ve Mart-Mayıs) tercih edilir. Bu ılıman sıcaklıklar, sıcak termal sulardan çıktıktan sonra ani sıcaklık değişimleri riskini azaltır. Haziran-Ağustos aylarındaki aşırı sıcaklarda, termal sular vücudu zorlayabilir ve susuz kalma riskini artırabilir. Kapalı havuz kışın kullanışlı olsa da, karlı manzaralı açık termal havuz da popülerdir. Doktorların önerdiği tedavi sürelerine uyulmalıdır. Oteller, düşük doluluk nedeniyle kış ortasında veya yaz başında daha ucuz olabilir. Rahatlamak için kaplıcaları istediğiniz zaman ziyaret edebilirsiniz, ancak ılıman aylar en iyi ve en güvenli aylardır. Türkiye'deki termal kaplıcalar yıl boyunca açıktır. Vücudunuzun termal stresten en az etkilendiği zaman ziyaret etmelisiniz.
Türk emekliler, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sağlık hizmetleri kapsamında belirli koşullar altında "ücretsiz" termal tesisleri kullanabilirler. SGK, özellikle romatizmal hastalıklar ve ortopedik ve nörolojik rehabilitasyon gerektiren rahatsızlıklar için doktor raporu ve tıbbi gereklilik olması durumunda kaplıca tedavi maliyetinin bir kısmını karşılayabilir. SGK tedavi masraflarını karşılar, ücretsiz tesis masraflarını değil. Bu fırsat, SGK tarafından belirlenen termal sağlık tesislerinde emeklilere sunulmaktadır. Birçok ulaşım ve tedavi masrafı karşılanmakla birlikte, tesis ücretsiz değildir. Bu nedenle, tesisin ücretsiz statüsünden ziyade SGK anlaşmasını doğrulamak çok önemlidir. Afyonkarahisar ve Kütahya gibi termal sağlık merkezleri bu desteği daha çok kullanmaktadır. Bu hak, tüm gereklilikleri (rapor, sevk belgesi vb.) karşılayan emekliler için geçerlidir. Emeklilerin kaplıcalar için sağlık sigortasına ihtiyacı vardır. SGK'ya uygun bu kaplıcaların tedavi kısıtlamaları vardır.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kaplıca tedavisini alabilmek için emeklilerin sıkı şartları karşılaması gerekmektedir. Temel şart, sağlık kurulu raporu ve tedavi gerekliliğini teyit eden resmi bir sevk belgesidir. Raporda hastanın romatizmal, ortopedik veya nörolojik rehabilitasyona ihtiyacı olduğu ve kaplıcanın bunu iyileştireceği belirtilmelidir. İkinci olarak, sevk edilen hastanın SGK anlaşması olan Sağlık Bakanlığı lisanslı bir termal tesise veya hastaneye gitmesi gerekmektedir. Kaplıca tedavisi hastanın ilinin dışına sevk edilirse veya orada bunu sağlayan bir tesis yoksa, seyahat ve refakatçi masrafları karşılanabilir. 15 günlük tedavi süresi boyunca günlük banyo seansları sırasında tıbbi gözetim gereklidir. Bu kurallar, kaplıcaların haksız kullanımını önler ve yalnızca ihtiyaç sahibi emeklilerin destek almasını sağlar. Bu destek, emeklilerin kaplıcalar sayesinde iyileşmesine yardımcı olur. SGK, uygun tedavileri öder.